Posts Tagged ‘felsefe’

h1

11.

Ekim 10, 2008

 

Biz felsefeden eyleme giden insanlarız

   eylemden felsefeye giden insanlar eyyamcı olup çıkıyor

değerler üzerinden hareket ediyoruz her anlamda.

mesela eylemin başarı dediğine

değerlerimiz başarı demeyebilir

mesela normal psikoloji nlp ile

insanı kendinin merkezi haline getiriyor

ama müslüman muhasebe etme kavramı ile

kendini değerler üzerinden ölçüyor

hani diyor ya “inandıkları gibi yaşamayanlar

yaşadıkları gibi inanırlar”

   Tabiki değerlerden kastımız bir Müslüman olarak islamdır,

Vahiydir.Vahyin penceresinden bakılmayan bir hayat

seküler bir hayattır.

 

Önce arayış

sonra anlam

arayışı olmayanın anlamı da olmaz

   bunun için  arama bilinci çok önemli

   cihadın  düşünce bazındaki anlamı budur

 

İnsanı iyi anlamak gerekiyor

konumu iyi kavramak gerekiyor

tüm mesele burdan başlıyor

kendi varlığını sormayanın varlığı zaten yoktur

   o birileridir  kamusaldır,sürüdendir

 

Din samimiyettir diyor ya

insan çabadır

bu nokta çok önemli

    hatta insan çabadan ibarettir

ne için çabaladığımıza göre dinimiz/yaşayışımız şekilleniyor

buna vurgu yapmaya çok ihtiyacımız var şuan

Yolda olmak lazım.Cihat da  budur

   yolda olmak için çaba çaba

 

hep ve hiççi mantık

   yaşamsal alanı hiçe sayıyor,pasifleştiriyor

insan hep de değildir, hiçte değildir

insan bu aradır

bununla imtihana çekilir,çaba gösterilir

   hep ve hiç mantığını şunun için kullandım

insanoğlu ya tanrı olmak istiyor

yada yok olmak istiyor

insanın içindeki güdü bu.

   ama insan ne tanrı,ne yokluk

bu mantığın  sosyal alanda yansımaları çok fazla

mesela adam diyor;bende bir şey yok

iyilik adına ne yapabilirim

ben kendim eksiğim,birilerine ne verebilirim

diyor ve kendi konumu dışlıyor

hani türk zihni var ya

   hacıya gidip gelince başlıyor her şeye

   yani şu  biz tam değiliz; tamamlamaya çalışırız

konumumuzu açıklayan cümle: çaba göstermek

 

iyiliği toplumsallaştırmak

kendine iyi olmaktan öteye geçmek

bireyden bize ait olmak

bir bardak su bile olsa küçümsememek gerekiyor

herkesin yapabileceği bir şeyler vardır

bu bilince sahip olmak gerekiyor

bende hep değilim öyleyse hiçim önermesi insanı inkar etmektir

 

“olabildiğin kadar olmak” lazım

işte bu insan

Olabildiği kadar olan

mesele de bundan ibarettir

ez cümledir bu.

h1

İSLAM FELSEFESİ VE İNSAN ÜZERİNE

Temmuz 13, 2008

Kanaatimce, İslam felsefesine üzerine düşünmeye başlarken öncül şudur:

“İslam da akla aykırı şey yoktur ama aklı aşan şeyler vardır” Hadis

Şimdi bir şeyin aklı aşması, ve  bizim o şeyi  anlayamamamız o şeyin akla aykırı ve saçma olduğunu göstermez.Biz bir çok alanda düşünüyor, konuşuyoruz.Elbette ki kavrayamadığımız anlamlar,çözemediğimiz problemler olacaktır.Zaten Anlama süreci de sübjektif değil midir. Anlamlandırma olgusunun  kişisel psikoloji ile illiyet bağının olduğu bir gerçektir.Anlamlandıramayışımız;şeylerin kişisel psikolojimizde bir karşılığının olmaması bunların saçma anlamsız ve çözümsüz olduğunu göstermez.Eğer Hakikatin merkezine kendimizi koyarsak; kendi bencilliğimizi kutsamış oluruz.Bu da insan olarak ontolojik konumumuzu trajikomik ve aşağı bir seviyeye düşürür.

İşte burada insanın konumunu kavramak gerçeği ortaya çıkıyor.İnsan konumu,Yaratılış formatı gereği çaba göstermek ,anlama gayretini gütmek durumundadır.

İnsanın  kendini aşarak her şeyi anlamak  –ki insan bu role özeniyor,istiyor- isteği kendi yaratılışını, sınırlandırılmış oluşunu yani mahluk olma vasfını inkardır.

Misal;

Ben Duvarın  arkasını göremiyor, sadece ön yüzünü  görebiliyorum

Çünkü gözüm sınırlı bir yaratılışla var edilmiştir.

Bu anlamda her konuda insanın bir sınırı var;Ama insan bunu kabul etmek istemiyor

bir ayyaş,bir iki saatlik sarhoşluğun verdiği hazzı gün boyu yaşamak istiyor

bir sapık,kısa bir süreli zevki gün boyu yaşamak istiyor; Lakin bu istekler İnsanın tabiatı gereği mümkünü(olabilirliği)  içinde değil.

Biz İnsanız;

Sınırlanmış varlıklarız; Sürekli bir şeyi yapamayız.Sınırlarımızın içinde  yaparız

S.Ahmet Arvasi’ insan ve insan ötesi kitabında “insan idraki izafiliğe, sınırlılığa, faniliğe,çokluğa ve esarete isyan etmektedir.Aksine mutlaklığa, sonsuzluğa, ebediliğe,birliğe ve hürriyete,inkarı kaabil olmayan bir özlem duymaktadır.İnsanın fikir, sanat, din ve ahlak tarihini inceleyiniz hep bu macerayı göreceksiniz.Kısacası varlığımızda, duyularımıza isyan eden bir prensib vardır.Bu “tabiattan kopma”  şeklinde yorumlamak insanın tabiatını inkar olur”diyor

İşte doyumsuzluk ve sınırlılık arasındadır insan

Müslüman bilir ki;

İnsan bu ara ile imtihana çekilir

Kuran bize der ki: tabiatınızı görün, doğru algılayın,

Hiç bir hükmü olmayan anlamsız, saçma yorumlar, eylemler yapmayın der